Ciao Bella
“Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa.”
Shakespeare
sırası gelmişken, yani yeni bir gitmenin arifesinde
arkamda bırakacağım deli doğu rüzgarlarını
masumiyeti henüz yenilmemiş umut saçan gözleri
başkasının cesaret bile edemeyeceği koca koca sözleri,
onlara benzemeyen yüzü, talan olmuş kalbi, hevesi,
aşkın gerçek sahibini bir kere olsun layığıyla anmak için
“o genç kız gülüşünü”
bir kez daha hatırlamak için,
asla unutmamak için
yazıyorum bu kez:
birileri uyuyacak; bu dünyanın kaderi bu
birileri dolunaydan dökülen şiirleri toplarken.
sen severken ben, asla anlamayacağım mesela
sen üzülürken ben, zevk peşinde koşturacak;
daha da alçaklaşacak, alaşağılaşacağım
sen yalnızlığı seçer , bunu onurunla korurken
aileler kuracaklar köylüler, tohumlarını ekecek
meyvelerini toplayacaklar sonra emeklerinin
uzaktan gülümseyerek takdirimi sunacağım onlara
orta halli bir hiç olma çabası nedir, niyedir ki
beynimi çatlatacak gene de anlayamayacağım
aşıklar çok feci üzülecek; bu rüyanın ederi bu
dahiler zamansız ölecek; n’apalım…
bunu da kabullenecek, gene susacağım
ama sen… senin mesela…
önünde koca bir yaz var
sımsıcak güneşler, masmavi denizler
kurulacak – kırılacak onlarca hayaller,
bundan da güzel, çok daha güzel yenilgiler
denemeler, becerememeler, bi daha denemeler
bi daha denememeler üzerine yeminler etmeler
o yeminlerden bi daha olmaz diye dönmeler
dudağına yapışan hiç etmezsin sandığın küfürler
sonra mesela en güzel çelişkiler, sevişmeler
çekilmeler,hiç çekinmeden gücendirmeler
seni bekliyor orda bi yerde,
bi gün anlayacaksın beni
gözün yere dalacak sözlerimi anımsayacaksın
ben sıramı savdım; bu riyanın gideri bu
korkaklar çok sık kaçacak; n’apalım
sen de farkedecek, suskunlaşacaksın
ben şimdi gidiyorum
bundan sonra
yazacağım bir kelimem bile kalsa
bil ki senindir
sadece senin içindir
ben şimdi kaçıyorum
bundan sonra
tutacağım tek parmağım bile kalsa
bil ki o el senindir
gerisi zehirdir !
Ciao Bella !
2027 / Portekiz