48. Yaş şiiri
…
…
susuyorsam, bi bildiğimden
Doğum günüm kutlu ossun o zaman
kalmayı, bi kez daha susmayı, bi kenarda durmayı
biraz olsun soluklanmayı beklemeliydim belki de.
bi gıdım olsun yahu, biraz daha, az biraz daha
az kalmıştı oysa; çok çok az dengimi bulmaya.
bi daha yanılmamaya, rengimi anlamaya
artık acıyı tatmamaya yönelmeliydim.
ama durmuyor göt sabit, kıçım yer görmedi
”bi kere gittin mi hep yolcusundur”u silmeli
zihin denen kabusumdan; silkinmeliydim.
nuruna ermişken tüm o saltanatın, tüm ilmin
notaların, sazların yürek yakan alaycı hicvinin;
korkaklığımın kanıtı saklanmalarımın,
saçmalarımın sebebi tüm o güzel filmlerin
başka başka kalplerde ufalanmış, yuhalanmış
usanılmış, utanılmış o masumiyet karinesinin
bi manası olmalı, hiç değilse kırıntısı kalmalıydı
bu kez daha dibe gömmek zamanıdır zamanı.
vicdanı terk edip, görmezden gelmeli ‘aman’ı;
bir minik bakışa, o hayat bilmezi gülüşe, neşeye
sırtımı, böylesine acımasızca dönmemeliydim
bunlar geleceğimin sözleri, çaresiz aciz özürleri
gider, gidecektir, gitmelidir canan bellediğin
bahar? Peh; tek becerisi müjdesidir acı zemherinin
bırakılır o sıcacık bakışlar, daima özleyeceğin
oysa bir sürü çocuğum vardı benim tiyatro adıyla
düşe kalka büyümelerini görmeli, izlemeliydim.
atomdan falan oluşmuyoruz! yara asla kapanmaz!
en fena yalanıdır bu tarihin! aşık ööle kolay usanmaz!
gözyaşı kanıtıdır hala- rağmen insan olduğumuzun.
evrenin o upuzun sızılı geçmişinde, ne karşılığı olur ki,
otobüste yere çökmüş bi yandan kendini unutmaya çalışan
bi yandan, hangi yanlışta ineceğini düşünen o genç kızın?
oysa şiirden örülmüştür duvarları, duaları evvelimizin
gen aşktır aslında, bilgi partikülüdür bi yerde sevda dediğin
yine de bi durup; bi derin nefes, bi daha düşünmeliydim
yangının bi uygun yerini bulup, harınla serinlemeliydim
pet shoptaki o gülümseyen balığı biraz olsun önemsemeli
onu kaçırmalı, ait olduğu nehre atmalı, kurtarmalı
becerebilip de artık, bi filmin kahramanı olmalı,
sarı saçlı öörtmenimi bi kez olsun can kulağıyla dinlemeli
hiç değilse 49. yaş olması gerektiği gibi yaşansın deyu…
aklım başıma gelsin deyu…
Rumblefish’i bi daha, son bi daha
gerekirse bi kaç yüz defa daha seyretmeliydim